İnsanın Çevreye Verdiği Değer
İnsanın sahip olduğu iki temel özellik olan, akıl ve irade, onu diğer canlıların tamamından farklı kılmaktadır. Yine bu iki özellik nedeniyledir ki insanın bireysel ve toplumsal davranışları ve alışkanlıkları çevrenin “normal” yapısını ve işleyişini doğrudan veya dolaylı olarak belirleyici derecede etkilemektedir. Denilebilir ki İnsanın Çevreye Verdiği Değer düzeyi ve türü onun davranışlarını ve dolayısıyla çevreyi doğrudan etkilemektedir. O halde bu değerler sistemini incelemek yararlı olacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki çevredeki canlı veya cansız her bir ögenin gerçekleştirdiği bir görev ve işlev bulunmaktadır. Yani hiçbir öge temelde amaçsız ve işlevsiz bir durumda değildir. Bundan dolayı, çevredeki her ögeye ait bir “öz değer” vardır. Her şeyden önce, öz değerler mutlaktır. Yani, öz değerlerin varlığı ve düzeyi insanın kabulüne bağlı değildir, kişiden kişiye ya da toplumdan topluma değişmediği gibi elde edilen faydaya veya duruma göre de farklılık arz etmez. Ancak, çevredeki ögelerin öz değerlerini idrak ve kabul etmek ve bunu davranışlarına yansıtmak birey ve toplumların çok çeşitli boyutlarda yararına olacaktır.
Diğer yandan insan, çevredeki ögelere çeşitli şekillerde ve düzeyde değerler de atfetmektedir. Bu türden değerlerin temelinde maddi ve manevi açılardan fayda sağlama yatmaktadır. Bu boyutta bakıldığında, çevredeki herhangi bir ögeye insanın verdiği değer, o öge uğruna yapmayı göze alabileceği en yüksek fedakarlığa eşittir denilebilir. Burada faydalanma esas olduğu için, bir çevresel ögeye verilen değer mutlak olmamaktadır. Yani bu çeşit bir değer kişiye, topluma, zamana ve duruma göre değişkenlik gösterebilir.
Konuyu biraz daha somutlaştırmak gerekirse, şu sorunun cevabını arayalım: “Bir şişe soğuk suyun değeri nedir?”. Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Örneğin, karlı bir kış günü sabahı otobüs durağında bekleyen kişi bir şişe soğuk su için muhtemelen ücret ödemeye yanaşmayacaktır. Fakat aynı kişi aynı soğuk su için çok sıcak bir yaz günü stadyumda maç seyrederken muhtemelen piyasa fiyatının üstünde bir ücret ödemeyi kabul edecektir. Peki, Fırat nehrinin bol ve temiz suya sahip olarak akmaya devam etmesinin değeri nedir? İlk akla gelen, bu nehirden doğrudan faydalanacağı düşünülen yöre halkının vereceği değerdir. Peki, başka yörelerdeki ve ülkelerdeki birey ve topluluklar bu nehirde bol ve temiz suyun devamlılığına değer verip maddi katkıda veya fedakarlıkta bulunabilirler mi? “Evet” ise ne ölçüde? Bu soruların cevabı, Fırat nehrinin ekonomik, politik ve ekolojik öneminin ne kadar olduğuna, bu önemin ne kadar bilindiğine ve yine bu önemin insanların kendi önem sıralamasında nereye konulduğuna bağlıdır. Benzer bir sorgulama, örneğin, İstanbul Boğazı veya Haliç içinde mümkündür.
Bu arada, insanın çevresel ögelere verdiği değerler daima kendisinin doğrudan ve hemen kullanımına bağlı olmayabilir. Bireyler, toplumlar bazen kendilerinin ya da gelecek nesillerin ileride faydalanabilmeleri için şimdiden bazı fedakarlıklara da katlanabilirler. Bu anlamda verilen değerlere çevre ekonomisi literatüründe sırasıyla “opsiyon değeri” ve “miras değeri” denilmektedir. Ayrıca, ne kendisi ne de kendi gelecek neslinin faydalanma ihtimali bulunmasa da bazı durumlarda kişi veya topluluklar çevresel ögelere değer atfedip maddi katkıda bulunabilirler ki buda “varlık değeri” olarak adlandırılmaktadır. Örneğin, kutup ayılarının neslinin devamı için harcanmak üzere ülkemizde yaşayan kişi veya gruplardan bu ayıların “varlık değeri” için maddi yardım yapabilecek olanlar vardır. Ya da Kanada’da yaşayanlardan ülkemizdeki kel aynak kuşlarının varlığının devamı için ödemeye katlanabilecek kişi veya topluluklar bulunmaktadır.